Haber

Erdoğan Toprak: “OVP hedeflerine nasıl ulaşılacağına dair bir plan ve program yok. Maaş Artışlarının Hedef Enflasyona Göre Belirlenmesi,…

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Hükümet şu ana kadar açıklanan 18 OVP’de herhangi bir amaca ulaşamadı. Tutarsızlıklar ve çelişkilerle dolu olan 2024-2026 OVP hedeflerine nasıl ulaşılacağına dair bir plan ve program yok. Maaş artışlarının amacının enflasyona göre belirlendiğini, yükün memur olduğunu, “Emekliler asgari ücrete yıkılacaklarını gösteriyor. Şu ana kadar açıklanan enflasyon hedeflerinin hiçbir zaman gerçekleşmediği açık olmakla birlikte, hedeflenen enflasyonun maaş artışlarına dayalı olması da hükümetin enflasyonla kimseye baskı yapmama sözünü çürütmektedir” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu’nu bugün yayınladı. Raporun öncesinde yer alan başlıklar şöyle:

“2024-2026 ORTA VADELİ PROGRAM (OVP), IMF’YE VERİLEN ‘NİYET MEKTUBU’DUR”

2024-2026 Orta Vadeli Program (OVP), IMF’ye verilen ‘Niyet Mektubu’dur. Küresel sermayenin ve IMF’nin taleplerinin yazıldığı bir metindir. OVP’ye eklenen ‘Yapısal Reformlar’ listesi, IMF’ye ve küresel sermayeye verilen garanti taahhüdüdür. IMF’nin ‘ikizi’ Dünya Bankası’nın OVP ile eş zamanlı olarak yeni bir kredi-borç paketi açıklaması, siyasi-ekonomik tavizlere boyun eğdiğinin işaretidir.

AB’nin Maastricht’i 2026 yılı sonuna kadar Orta Vadeli Programda (OVP) yer alıyor Ekonomi Kriterlerin karşılanacağına söz verildi. AB’nin insan hakları, hukuk ve demokrasiyi kapsayan Kopenhag Kriterleri’nden ise hiç bahsedilmiyor. Bu da sürecin OVP’de hukuki bağlayıcılığı olmayan bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla sonlandırılma ihtimalini gösteriyor.

“ECZENELERDE RAFLAR BOŞ, HAYATİ İLAÇLAR YOK”

Eczanelerde raflar boş, hayati önem taşıyan ilaçlar yok. Temmuz ayında ilaç fiyatlarında yaşanan yüzde 30’luk artışa rağmen pek çok ilaç üreticisi artışı yetersiz bulup ya Türkiye’den çıkıyor ya da ilaçları satıştan çekiyor. Son iki ayda bulunamayan, piyasadan veya ecza depolarından çekilemeyen hayati önem taşıyan ilaçların sayısı hızla artmaya başladı.

Stratejik öneme sahip SSK ve Ordu İlaç Fabrikaları, dünyanın en eski ve köklü aşı üretim merkezi Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatan, yerli ilaç ve aşı üretimini ortadan kaldıran hükümetin sorumsuzluğu ve basiretsizliği, ülkeyi bir pazar haline getirdi. Küresel ilaç tekelleri için. Halk sağlığı küresel ilaç tekellerinin insafına bırakıldı. Sağlık politikalarında gelinen noktanın tek sorumlusu, ülkeyi küresel ilaç tekellerine teslim eden hükümettir.

“CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, YETKİSİNİ SİYASİ AMAÇLA, FİKRİ YORUMLA VE MAHKUMLAR ARASINDA ‘AYRIMCILIK’ YAKLAŞIMIYLA KULLANIYOR”

Anayasada Cumhurbaşkanına tanınan af yetkisi; Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ne kadar ahlaki, insani ve vicdani ölçütlerle kullanılması gerekse de, siyasi amaçlar, fikri yakınlıklar ve tutsakların ortasında yetkisini ‘ayrımcı’ bir yaklaşımla kullanıyor. Bu ayrımcı uygulamanın siyasi kin ve intikamdan başka açıklaması yoktur.

İnsan Hakları Derneği (İHD); Şubat ayı ortasında aralarında siyasetçi ve generallerin de bulunduğu çoğu 80 yaş üstü 1.571 mahkumun kendi başlarının çaresine bakamaz hale geldiğini ve bu sayının sürekli arttığını anlattı. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘affetme yetkisini’ siyasi-fikir yakınlığını ön planda tutarak kullandığı ve benzer durumlarda hükümlülere karşı ayrımcılık yapıldığı yönünde güçlü bir görüş var. Bu ayrımcı yaklaşım vicdanları yaralıyor.

“ERDOĞAN, HALKIN EKONOMİDEKİ GÜZELLİKLERİ ALGILAMADIĞINI İDDİA EDİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomideki sorunların nedeninin ekonomik değil siyasi oyunlar olduğunu söyledi. Dış güçler senaryosu işe yaramadı. Enflasyon başta olmak üzere ekonomik sorunların nedeninin ‘psikolojik’ olduğunu ifade eden Erdoğan, kamuoyunun ekonominin güzelliklerini algılayamadığını savunuyor.

Akaryakıta iki ayda yüzde 100’ün üzerinde zam yapan, vergileri ikiye katlayan hükümet; Sanki milletin cüzdanını, psikolojisini bozmamış gibi, milleti akli ve ruhsal bozukluklarla, ekonomideki güzel şeyleri anlamamak ve algılamamakla suçlayarak kendi kusurlarını örtmeye çalışıyor.

“VERGİ MUAFİYET VE MUAFİYET MİKTARI YIL SONU İTİBARİYLE 1 TRİLYON TL’YE ULAŞACAK”

Vergi harcaması olarak adlandırılan vergi muafiyet ve muafiyetlerinin tutarı yıl sonuna kadar 1 trilyon TL’ye ulaşacak. Hükümet bir yandan deprem harcamaları gerekçesiyle halka yeni vergiler koyuyor, diğer yandan bir avuç insandan alacağı 1 trilyonluk vergiden vazgeçiyor.

Ülkenin kalkınması için; Yatırım yapanlara, üretenlere, istihdama, ihracata, yüksek teknolojili üretime yönelik vergi ödeyenlere sağlanan teşviklere, vergi muafiyetlerine ve kolaylıklara kimsenin itirazı yok. Ancak paradan kazanılan, kiradan yararlanılan, faizi canlandıranlardan alınmayan ve 2022’de vazgeçilen 335 milyar TL’nin vergi gelirlerindeki payı bu yıl 3 katına çıkarak 934 milyar TL’ye yükseldi. Terk edilen vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 27’ye yükseldi.

“TÜİK, OCAK VE TEMMUZ AYLARINDA MEmurun Asgari Ücretli Kişilerin Ücret Artışlarından Çalınan Farkları Açıklaması Gerekiyor”

Ağustos ayında aylık enflasyon yüzde 10 civarında artarken, yıllık enflasyon yüzde 60’a yaklaştı. OVP’de yüzde 65’e çıkarılan 2023 enflasyon hedefi, yıl sonunda bir daha tutunamayacak ve yüzde 70’i aşacak. Ağustos ayında yüzde 65’e yükselen çekirdek enflasyon, önümüzdeki aylarda yüksek enflasyonun habercisi.

Artık TÜİK’in enflasyon hesaplarını geriye dönük olarak yenilemesi, güncellemesi ve Ocak ve Temmuz aylarında memur, baz fiyat ve emekli maaş artışlarından çalınan farkları düşük oranlarla kamuoyuna duyurması gerekiyor. Hükümet bu şekilde milyonlarca insanın gerçek gelirinden buharlaşan meblağların farkını orta artışla ödemek zorunda kalıyor.

“2024-2026 OVP HEDEFLERİNE NASIL ULAŞILACAĞINA DAİR PLAN VE PROGRAM YOK”

Hükümetin şu ana kadar açıkladığı 18 OVP’nin hiçbir amacı yoktu. Tutarsızlıklar ve çelişkilerle dolu olan 2024-2026 OVP’nin hedeflerine nasıl ulaşılacağına dair bir plan, program yok. Maaş artışlarının hedef enflasyona göre belirlenmesi, yükün memurlara, emeklilere ve asgari ücretlilere aktarılacağını gösteriyor.

Şu ana kadar açıklanan enflasyon hedeflerinin hiçbir zaman gerçekleşmediği açıkken, hedeflenen enflasyonun maaş artışlarına dayalı olması da hükümetin enflasyon için kimseye baskı yapmama sözünü yalanlıyor.

“ÖNÜMÜZDEKİ ÜÇ YILDA TARIM VE HAYVANCILIKTA üvey oğul TEDAVİSİNİN DEVAM EDİLMESİ İSTİYORUZ”

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), ağustos ayında küresel gıda fiyatlarının yüzde 2,1 oranında düştüğünü açıklarken, TÜİK’in açıkladığı Türkiye’deki gıda enflasyonu ağustos ayında yüzde 73,8 arttı. Hayati ve stratejik öneme sahip tarımın üç yıllık OVP’de sadece 8 maddeyle hayata geçirilmesi, hükümetin tarım ve hayvancılığa çarpık bakışının belgesidir.

Orta Vadeli Programda yer alan tarım politikası tedbirleri arasında üreticilere nakdi ve nakdi destek; Seralarda kullanılan mazot, gübre, ilaç, tohum, işçilik, lojistik, sulama, elektrik ve doğalgazda KDV-ÖTV muafiyeti, sübvansiyon yok. Ziraat Bankası’ndan düşük faizli, uzun vadeli kredi imkânı bulunmamaktadır. Maliyetleri düşüren, geliri ve refahı artıran, daha fazla üretimi teşvik eden, gençleri köylerini, kasabalarını, topraklarını terk etmekten caydıran, kentsel gecekondularda emeğin peşinde koşan, kırsal yaşamı teşvik eden, teşvik eden hiçbir destek yok. Önümüzdeki üç yıl boyunca tarım ve hayvancılık üvey evlat muamelesi görmeye devam edecek gibi görünüyor.

“HÜKÜMET AB’DEN MÜLTECİ YARDIMI İSTEDİĞİNDE VE ÜYELİK MÜZAKERELERİNİ GÖZDEN GEÇİRDİĞİNDE DEMOKRATİK KRİTERLERİ GÖZDEN GEÇİRMEYİ TERCİH EDİYOR”

Seçim sonrası AB ile ilişkileri canlandırma konusunu gündemine alan hükümet, geçtiğimiz hafta AB Komitesi’nden üst düzey bir ziyaretçiyi ağırladı. AB’nin Komşuluk İlişkileri ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Oliver Varhelyi’nin ziyareti sırasında mülteci yardımı kapsamında 781 milyon avroluk anlaşma imzalandı.

Vize Serbestisi Anlaşması, düşünce ve ifade özgürlüğü, terörle mücadele kanunu, yargı bağımsızlığı, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele gibi kriterlerin yerine getirilmemesi nedeniyle uygulanamıyor. Hükümet AB’den mülteci yardımı almak ve katılım müzakerelerini canlandırmak isterken, yerine getirilmesi gereken demokratikleşme kriterlerini göz ardı etmeyi tercih ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort